Çocuk ve Ergen Terapisi

  1. Ana Sayfa
  2. Hizmetler
  3. Çocuk ve Ergen Terapisi

Çocuk ve ergen terapisi, gelişimsel süreçleri boyunca karşılaştıkları duygusal, davranışsal veya sosyal zorluklarla başa çıkabilmeleri için uzman terapistler eşliğinde sunulan profesyonel bir psikolojik destek hizmetidir. Bu süreç, çocukların ve gençlerin duygularını ifade edebilmelerini, kendilerini güvende hissetmelerini ve sağlıklı gelişimlerini sürdürebilmelerini amaçlar. Ailelerin de sürece aktif olarak dahil edildiği bu terapi yöntemi, çocuğun çevresiyle daha sağlıklı ilişkiler kurmasına katkı sağlar.

Çocuk ve Ergen Terapisi

Birçok ebeveyn için, çocuklarının veya ergenlerinin davranışlarındaki ani değişimler derin bir endişe kaynağıdır. “Önceden ne kadar neşeliydi, şimdi içine kapandı,” veya “Ergenimle artık iletişim kuramıyorum, ne olduğunu anlamıyorum” gibi cümleler, ailelerin sıkça dile getirdiği kaygılardır. Bazen bir ders notundaki düşüş, bazen de sosyal çevreden gelen uyum sorunları, ebeveynleri “Nerede yanlış yapıyorum?” sorusuyla baş başa bırakabilir. Çocuğun iç dünyası, çoğu zaman görünmez ve kelimelerle ifade edilemeyen duygusal fırtınalarla doludur. Ancak, bu fırtınaların belirtileri, bir uzman desteğine ihtiyaç duyulduğunun önemli işaretleridir.

Çocuk ve ergen terapisi, bireyin yaşına, gelişim düzeyine ve yaşadığı sorunlara göre özelleştirilmiş terapötik yaklaşımlar içerir. Oyun terapisi, bilişsel-davranışçı terapi, sanat terapisi gibi yöntemlerle çocukların kendilerini ifade etmeleri kolaylaştırılırken, ergenlerde ise kimlik gelişimi, özgüven, sınır koyma gibi konulara odaklanılır. Terapi süreci, çocuğun duygusal ihtiyaçlarını anlamaya, davranışsal sorunların kökenine inmeye ve bu sorunlara yönelik kalıcı çözümler üretmeye yöneliktir.

Terapistler aynı zamanda ebeveynlerle de düzenli görüşmeler yaparak, çocuğun ihtiyaçlarına uygun bir ev ortamı oluşturulmasına rehberlik eder. Bu bütüncül yaklaşım sayesinde sadece çocuğun değil, ailenin tamamının desteklenmesi hedeflenir. Duygusal dalgalanmalar, öfke kontrolü, okul uyumu, sosyal beceriler gibi birçok konuda çocukların ve gençlerin psikolojik dayanıklılığı artırılır.

Çocuk ve Ergen Terapisi Nedir?

Çocuk ve ergen terapisi, 0 ile 18 yaş aralığındaki bireylerin psikolojik, duygusal, bilişsel ve sosyal gelişimlerini takip eden ve bu süreçte karşılaştıkları zorluklarla ilgilenen uzmanlık alanıdır. Çocukluk ve ergenlik dönemi, bireyin gelişimsel basamakları hızla tırmandığı ve benlik algısının şekillendiği kritik evrelerdir. İşte bu dönemde yaşanan zorlayıcı deneyimler, ileri yaşlardaki ruhsal yapı ve kişilik özelliklerinin temelini oluşturmaktadır. Terapi, bu temel yapıya sağlam bir zemin hazırlamayı amaçlar. Bloom Psikoloji’nin yaklaşımına göre, terapinin temel hedefi, çocuğun kendisini güvende hissettiği bir ortamda duygularını ifade edebilmesini sağlamak ve sağlıklı bir gelişim yolculuğunu sürdürmesine destek olmaktır.

Çocuk terapisinin, yetişkin terapisinden ayrılan en temel farkı, kullanılan iletişim dilidir. Yetişkinler genellikle sorunlarını kelimelerle ve soyut kavramlarla ifade ederken, küçük yaştaki çocuklar için durum tam tersidir. Onların dili oyunları, oyuncakları, çizimleri veya davranışlarıdır. Bir terapist için oyun, çocuğun iç dünyasına açılan bir kapıdır; oyuncaklar ise onun kelimeleridir. Çocuk, kendisini rahatsız eden bir durumu oyun yoluyla dışa vurur, duygusal çatışmalarını yeniden canlandırır ve terapist eşliğinde çözüm yollarını keşfeder. Yetişkinler için konuşmaya dayalı bir seans ne kadar doğal ise, çocuklar için de oyun seansı o kadar doğaldır. Bu nedenle, bir çocuk terapisi seansı, dışarıdan bakan biri için sadece “oyun oynamak” gibi görünebilir. Ancak, terapist bu süreçte çocuğun seçtiği oyuncakların anlamını, kurduğu oyunun dinamiklerini ve sergilediği davranışları dikkatle gözlemleyerek altta yatan sorunları anlamaya çalışır.

Bir diğer önemli ayrım ise terapiye başvuru sürecindedir. Yetişkinler genellikle kendi kararlarıyla, bir sorunu çözme isteğiyle bizlere terapi için başvurur. Ancak çocuklar ve ergenler, genellikle bir yetişkinin veya ebeveynin yönlendirmesiyle gelirler. Bu durum, terapistin ilk aşamada çocukla güvene dayalı bir iş birliği kurmasını daha da önemli kılar. Terapist, bu iş birliğini sağlamak için çocuğun gelişimsel evresine ve somut düşünce yapısına uygun bir yaklaşım benimser. Ergenlik döneminde ise, bireyselleşme ve kimlik arayışları ön plana çıkar. Bu süreçte terapi, gencin kendi iç dünyasını keşfetmesine, bağımsızlık arayışlarını sağlıklı bir şekilde yönetmesine ve aile içi ilişkilerini yeniden yapılandırmasına yardımcı olmayı hedefler.

Psk Dr. Fatma Kayım
Beril Eser Odabaşı Bloom
Klinik Psikolog Mustafa Şen
Psikolog, Çocuk Ergen Psikologu İrem Bengü Yılmazcan
Bize Hemen Ulaşın!

Erken Müdahale Sağlar.

Terapi süreci, çocukluk ve ergenlik dönemindeki sorunlara zamanında yaklaşarak uzun vadeli ruhsal bozuklukların önüne geçilmesine yardımcı olur.

Aile İlişkilerini Güçlendirir.

Ebeveynlerin sürece dahil edilmesiyle, aile içi iletişim yeniden yapılandırılır ve çocuğun güvenli bağlanma geliştirmesi desteklenir.

Çocuğum Terapiye İhtiyaç Duyuyor mu? Belirtiler ve İşaretler

Çocukların yaşadığı ruhsal zorluklar, çoğu zaman açıkça ifade edilemez. Aileler, yaşadıkları sorunların “geçici bir dönem” olduğu veya “yaşla birlikte düzeleceği” gibi yanlış inanışlara sahip olabilirler. Ancak, erken müdahale, sorunların derinleşmesini engellemek ve uzun vadeli ruhsal bozuklukların önüne geçmek için kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, bir uzmana danışma zamanının geldiğini gösteren belirti ve işaretleri tanımak çok önemlidir. Aşağıda, yaş gruplarına göre terapiye başvurulması gereken durumlara dair detaylı bir rehber sunulmaktadır.

Çocukluk Dönemi (2-12 Yaş): Gizli Kalan Sinyaller

Çocuklar duygusal sıkıntılarını genellikle davranışsal ve bedensel tepkilerle gösterirler. Ebeveynler, altta yatan sorunun farkında olmadan sadece görünen davranışlara odaklanabilir. Oysa tırnak yeme, alt ıslatma, parmak emme gibi davranışlar, çocuğun yaşadığı bir sıkıntının dışa vurumudur. Bu tür regresif davranışlar, çocuğun gelişimsel olarak daha önceki bir döneme geri döndüğünü ve başa çıkmakta zorlandığını gösterebilir. Agresif davranışlar (vurma, ısırma) veya aşırı içe kapanıklık da aynı şekilde ele alınmalıdır.

Psikolojik sıkıntıların bedensel yansımaları olan psikosomatik şikayetler, okul çağı çocuklarında sıkça görülür. Çocuk, okula gitmek, ödev yapmak veya sosyal baskılarla başa çıkmak gibi durumları karın ağrısı, baş ağrısı veya mide bulantısı gibi fiziksel semptomlarla ifade edebilir. Bu durumda, çocuk gerçekten fiziksel bir rahatsızlık hissediyor olsa bile, sorunun kökeni psikolojik olabilir. Bu gibi durumlarda bir uzmana danışmak, sorunun kaynağını belirlemek ve doğru müdahalede bulunmak için gereklidir. Okul başarısındaki ani düşüş, sosyal ortamlardan geri çekilme ve arkadaşlık ilişkilerinde yaşanan zorluklar da çocuğun psikolojik desteğe ihtiyaç duyduğunun işaretleri arasında yer alır.

Ergenlik Dönemi (12-18 Yaş): Fırtınalı Bir Geçiş

Ergenlik, yoğun duygusal dalgalanmalar, kimlik arayışı ve bağımsızlık mücadelesinin yaşandığı fırtınalı bir dönemdir. Bu dönemdeki duygusal değişimler olağan kabul edilse de, bazı belirtiler profesyonel bir desteğe ihtiyaç duyulduğunu gösterir. Sürekli devam eden mutsuzluk, enerjisizlik, daha önce keyif alınan aktivitelere karşı ilgisizlik ve sosyal izolasyon, depresif bir duygu durumunun habercisi olabilir. Özgüven sorunları, beden algısı bozuklukları ve riskli davranışlara (madde kullanımı, kendine zarar verme) yönelme de ciddi müdahale gerektiren durumlardır.

Aile içi iletişimde yaşanan kopukluklar, sürekli çatışma ve ergenin öfke nöbetleri de terapi için önemli başvuru nedenlerindendir. Bu çatışmalar, ergenin bireyselleşme çabası ve aile sistemindeki değişim ihtiyacından kaynaklanır. Aile terapisi gibi bütüncül yaklaşımlar, bu tür sorunların çözümünde etkili olabilir.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)

DEHB, çocukluk çağında başlayan ve dikkat, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik alanlarında zorluklarla seyreden nörogelişimsel bir bozukluktur. DSM-5 tanı ölçütlerine göre, belirtilerin 12 yaşından önce başlaması ve en az iki farklı ortamda (örneğin okul ve ev) görülerek çocuğun işlevselliğini anlamlı derecede etkilemesi gerekir. DEHB, kendi içinde üç alt tipe ayrılır: Dikkatsizliğin baskın olduğu tip, hiperaktivite-dürtüselliğin baskın olduğu tip ve bileşik tip.

DEHB, çocuğun zeka düzeyinden bağımsız olarak akademik ve sosyal performansını olumsuz etkileyebilir. Dikkat eksikliği, ödevlerde hata yapmaya, yönergeleri kaçırmaya ve ders sırasında dalıp gitmeye yol açarken, dürtüsellik düşünmeden yanıt verme veya sırasını bekleyememe gibi sınıf içi uyum sorunlarına neden olabilir. Ancak doğru destek yaklaşımları ve profesyonel müdahale ile bu sorunlar büyük ölçüde azaltılabilir. Ailelerin bu süreçteki rolü büyüktür. DEHB’nin nörobiyolojik bir temeli olduğunu bilmek, çocuğun davranışlarını “inatçılık” olarak etiketlemekten kaçınmayı sağlar. Rutinler oluşturmak, görevleri küçük adımlara bölmek ve olumlu pekiştirme kullanmak, çocuğun gelişimini desteklemek için önemli adımlardır.

Çocuk ve Ergen Terapisi Süreci Nasıl İşler?

Çocuk ve ergen terapisi süreci, bireyin yaşına, ihtiyaçlarına ve yaşadığı sorunlara göre özelleştirilerek yapılandırılır. İlk olarak ebeveynlerle yapılan görüşmede çocuğun gelişimsel geçmişi, mevcut sorunlar ve hedefler değerlendirilir. Ardından çocukla/ergenle birebir seanslar başlar. Terapist, oyun, sanat, hikâye anlatımı ya da konuşma gibi yöntemlerle güvenli bir ilişki kurar. Süreç boyunca aileyle düzenli geri bildirim görüşmeleri yapılır ve gerektiğinde ebeveyn danışmanlığı sağlanır. Bu bütüncül yaklaşım, hem çocuğun hem de ailesinin birlikte gelişimini destekler.

  • İlk Görüşme ve Değerlendirme: Terapi süreci, öncelikle ebeveynlerle yapılan kapsamlı bir görüşmeyle başlar. Bu görüşmede çocuğun gelişimsel öyküsü, yaşadığı sorunlar, aile içi dinamikler ve çevresel etkenler değerlendirilir. Terapist, bu bilgiler doğrultusunda çocuğun ihtiyaçlarına uygun bir terapi planı oluşturur.
  • Bireysel Terapi Seansları: Çocuğun ya da ergenin yaşına ve gelişim düzeyine göre belirlenen terapi yöntemleriyle birebir seanslar başlar. Oyun terapisi, sanat terapisi, hikâye anlatımı ya da ergenlikte daha çok konuşmaya dayalı teknikler kullanılarak, güvenli bir terapötik ilişki kurulur. Çocuk burada kendini ifade etmeyi öğrenir, duygularını tanır ve zorlayıcı davranışlar üzerinde çalışılır.
  • Ebeveynle İşbirliği ve Geri Bildirim: Terapi süreci boyunca ebeveynlerle düzenli olarak görüşülür. Bu görüşmelerde çocuğun terapideki ilerlemesi paylaşılır, ev ortamında yapılabilecek destekleyici uygulamalar konuşulur ve aile içi iletişimin güçlendirilmesine yönelik öneriler sunulur. Ailenin sürece aktif katılımı, terapinin başarısını doğrudan etkiler.
  • İzleme, Değerlendirme ve Kapanış: Terapist, belirli aralıklarla süreci gözden geçirir ve çocuğun gösterdiği gelişim doğrultusunda terapi planında gerekirse düzenlemeler yapar. Hedeflere ulaşıldığında terapi aşamalı olarak sonlandırılır. Terapi sonunda çocuk, duygusal dayanıklılığı artmış, kendini daha iyi ifade edebilen ve sosyal çevresiyle daha sağlıklı ilişkiler kurabilen bir birey haline gelir.

Çocuk ve Ergen Terapisinde Kullanılan Etkili Yöntemler

Çocuk ve ergen terapisinde, bireyin yaşına, gelişim düzeyine ve yaşadığı sorunun niteliğine göre pek çok farklı yöntem bir arada kullanılabilir. Bu yöntemler, genellikle birbirini tamamlayıcı bir işlev görür ve bütüncül bir iyileşme sürecini hedefler.

Oyun Terapisi

Oyun terapisi, çocukların duygularını, düşüncelerini ve deneyimlerini daha iyi ifade etmelerine yardımcı olmak için uygulanan temel bir terapi yöntemidir. Genellikle 2-12 yaş aralığındaki çocuklara uygulanır. Bu terapide, çocuklar kendilerini oyun yoluyla ifade ederken, terapist de oyunun sembolik anlamlarını çözümler. Oyun odası, çocuğun kendisini güvende ve özgür hissettiği, tüm duygularını serbestçe ifade edebileceği özel bir alandır. Terapist, çocuğu yargılamadan dinler ve ona uygun geri bildirimlerle duygularını fark etmesini sağlar.

Oyun terapisinin en önemli faydaları arasında, çocuğun duygusal ve zihinsel becerilerini geliştirmesi, özgüvenini ve öz saygısını artırması ve konsantrasyon sorunlarının azalması yer alır. Bu yöntem, kaygı, depresyon, travma, sosyal uyum güçlükleri ve davranış problemleri gibi birçok sorunun tedavisinde etkili bir araç olarak kullanılır.

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), bireylerin düşünce ve davranış kalıplarını anlayarak, olumsuz olanları daha sağlıklı ve gerçekçi olanlarla değiştirmeyi amaçlayan yapılandırılmış bir terapi yaklaşımıdır. Çocuk ve ergenlere yönelik BDT uygulamaları, özellikle anksiyete, depresyon, fobiler, sınav kaygısı ve DEHB gibi sorunlarda yüksek etkinlik gösterir.

Bu terapide çocuklara ve ergenlere, düşüncelerin duyguları ve davranışları nasıl etkilediği öğretilir. Örneğin, “Ben bu sınavda başarısız olacağım” şeklindeki bir olumsuz düşüncenin kaygıya ve ders çalışmaktan kaçınma davranışına nasıl yol açtığı açıklanır. Terapist, bu düşünceyi daha işlevsel bir hale getirmeyi (örneğin, “Çok çalışırsam başarılı olma ihtimalim artar”) hedefler. BDT, çocuklarda oyunlar, hikayeler, çizimler ve rol yapma gibi yaratıcı tekniklerle uygulanarak terapinin içine aktif olarak dahil edilmeleri sağlanır.

Sanat Terapisi

Sanat terapisi, bireyin duygu ve düşüncelerini resim, heykel, müzik, dans veya yaratıcı yazı gibi sanatsal aktiviteler yoluyla ifade etmesine olanak tanıyan bir terapi yöntemidir. Özellikle sözel ifade güçlüğü çeken çocuklar ve ergenler için güçlü bir araçtır. Kelimelerin yetersiz kaldığı durumlarda sanat, duygusal yüklerin dışa vurulmasını ve iç dünyanın keşfedilmesini sağlar.

Sanat terapisinin başlıca faydaları arasında duygusal düzenlemeye yardımcı olması, özgüven ve öz saygıyı artırması, iletişim ve problem çözme becerilerini geliştirmesi yer alır. Sanat yoluyla kendini ifade eden çocuklar, iç dünyalarını daha iyi anlama ve zorlayıcı duygularla daha sağlıklı bir şekilde başa çıkma becerisi kazanır.

EMDR Terapisi

EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) terapisi, travmatik ve olumsuz anıların etkilerini azaltmak için kullanılan, ilaçsız bir psikoterapi yöntemidir. Beynin doğal bilgi işleme mekanizmasını harekete geçirerek, travmatik anıların neden olduğu yoğun duygusal yükü boşaltmayı hedefler.

EMDR, çift yönlü uyarım (göz hareketleri, ses veya dokunma) ile uygulanır. Bu uyarım sırasında, kişi travmatik anıyı hatırlar ve beynin bu anıyı daha sağlıklı bir şekilde işlemesi sağlanır. Terapinin amacı, anıyı tamamen silmek değil, ona eşlik eden yoğun korku, kaygı ve öfke gibi duyguları azaltmaktır. Böylece kişi, travmatik olayı hatırlasa bile, eskisi gibi rahatsız edici bir tepki vermez. EMDR, travma sonrası stres bozukluğu, anksiyete, depresyon, fobiler ve davranış sorunları gibi birçok rahatsızlıkta etkilidir.

Aile Terapisi

Aile terapisi, bir bireyin yaşadığı sorunun sadece o kişiye ait olmadığını, tüm aile sisteminin dinamikleriyle ilişkili olduğunu kabul eden bir yaklaşımdır. Bu terapide, aile üyeleri bir araya gelerek iletişim örüntülerini, rollerini ve sorun çözme becerilerini gözden geçirir. Amaç, sağlıklı bir aile iletişimi kurmak, sorunları tanımlamak ve ailenin güçlü yanlarını keşfetmektir.

Aile terapisinin uygulama alanları çok geniştir. İletişim sorunları, boşanma, kayıp veya ekonomik kriz gibi kriz durumları, çocuklarda ve ergenlerde görülen davranış problemleri gibi durumlarda etkili bir yöntemdir. Aile terapisi, bireysel terapiyle paralel olarak da yürütülebilir, bu sayede hem bireyin hem de ailenin eş zamanlı olarak gelişim göstermesi desteklenir.

Terapi Sürecinde Ebeveynlere Düşen Görevler

Birçok ebeveyn, çocuklarını terapiye götürerek görevlerini tamamladıklarını düşünebilir. Ancak, terapi süreci sadece çocuk veya terapist arasında sınırlı kalmamalıdır. Ebeveyn katılımı, terapinin etkinliğini doğrudan etkileyen kritik bir faktördür. Çocuğun, ailesi tarafından da desteklendiğini hissetmesi, duygusal güvenini pekiştirir ve iyileşme sürecini hızlandırır.

Çocuğa Durumu Açıklama Rehberi

Terapiye başlamadan önce, durumun çocuğa doğru bir dille açıklanması hayati önem taşır. Bu konuşma, sakin ve özel bir zamanda yapılmalıdır. “Yaramazlık yaptığın için psikoloğa gidiyoruz” gibi cezalandırıcı bir dil kullanmaktan kesinlikle kaçınılmalıdır. Bu tür bir yaklaşım, çocuğun terapiyi bir ceza olarak algılamasına ve sürece direnç göstermesine neden olabilir.

Bunun yerine, dürüst ve açık bir dil benimsenmelidir. “Son zamanlarda okulda zorlandığının, sosyal ilişkilerinde sorunlar yaşadığının farkındayım. Seni daha iyi anlamak ve bu zorluklarla birlikte başa çıkmak için bir uzmandan yardım almanın iyi olacağını düşünüyorum” gibi cümleler kullanılabilir. Çocuğa, terapistin sadece onunla konuşacağı, gizliliğin korunacağı ve istemediği hiçbir şeyin paylaşılmayacağı açıklanabilir. Eğer çocuk terapiye gelmek konusunda ısrarla direniyorsa, onu zorlamak yerine öncelikle bir uzmandan ebeveyn danışmanlığı alarak sürecin nasıl yönetileceği konusunda destek istenebilir.

İlk Görüşme ve Sürece Hazırlık

Çocuk ve ergen terapisi genellikle, çocuğun katılmadığı bir ebeveyn görüşmesiyle başlar. Bu ilk seansta, terapist, çocuğun gelişimsel geçmişi, mevcut sorunları, aile dinamikleri ve çevresel faktörler hakkında detaylı bilgiler toplar. Bu görüşme, terapistin çocuğun ihtiyaçlarına uygun bir terapi planı oluşturması için çok değerli bir adımdır.

Bu ilk görüşme, ebeveynler için de önemli bir fırsattır. Çocuğun yaşadığı sorunların kendi ebeveynlik stilleri veya aile içi iletişimle nasıl ilişkili olabileceğini sorgulamaları, sürece daha bilinçli ve yapıcı bir şekilde yaklaşmalarını sağlar. Bu durum, sorunun sadece bireysel değil, sistemik bir olgu olduğunu anlamalarına yardımcı olur.

Evde Destek Olma Yolları

Terapi seansları sırasında kazanılan becerilerin ve farkındalıkların günlük hayata taşınabilmesi için ebeveyn desteği şarttır. Terapi, sadece seanslarla sınırlı kalan bir süreç olmaktan çıkarak, evde de devam eden bir gelişim yolculuğuna dönüşür.

Ebeveynlerin çocuklarına evde nasıl destek olabileceğine dair bazı somut yollar şunlardır:

  • Empatik Dinleme: Çocuğun duygularına alan tanıyın ve onları yargılamadan dinleyin. “Bu seni üzmüş gibi görünüyor” gibi ifadelerle duygularını isimlendirmesine yardımcı olun.

  • Net ve Tutarlı Sınırlar Koyma: Çocukların güvenli bir çevrede keşfetmeleri için net ve tutarlı kurallara ihtiyacı vardır. Sınırları sevgiyle belirleyin ve bu kurallara tutarlı bir şekilde uyulmasını sağlayın.
  • Olumlu Pekiştirme: Çocuğun gösterdiği çabayı ve küçük başarıları ödüllendirin. Özgüvenini artırmak için olumlu geri bildirimler verin.
  • Terapist ile İş Birliği: Terapistlerimizin önerdiği ev uygulamalarını destekleyin. Düzenli geri bildirim görüşmelerinde terapiste çocuğun gelişimini gözlemlediğiniz bilgileri aktarın. Bu iş birliği, terapi hedeflerine daha hızlı ulaşılmasını sağlar.

Çocuk ve Ergen Terapisine Ne Zaman Başvurulmalı?

Çocuklar ve ergenler yaşadıkları duygusal veya davranışsal zorlukları her zaman açıkça ifade edemezler. Bu nedenle, onların ruhsal dünyasında yolunda gitmeyen durumları anlamak çoğu zaman gözlemle mümkün olur. Aile içinde, okulda ya da sosyal çevrede belirgin değişiklikler fark ediliyorsa ve bu durumlar çocuğun işlevselliğini etkiliyorsa, profesyonel destek alma zamanı gelmiş olabilir. Erken dönemde başlanan terapi süreci, yaşanabilecek daha derin sorunların önüne geçilmesini sağlar.

Online Çocuk ve Ergen Terapisi

Online çocuk ve ergen terapisi, çocukların ve ergenlerin yaşadığı duygusal, davranışsal ya da gelişimsel sorunlara yönelik profesyonel desteği dijital ortamda sunan bir terapi hizmetidir. Bu süreçte, çocukların yaşına ve ihtiyaçlarına uygun terapötik teknikler kullanılırken; ergenlerle daha açık iletişim kurularak onların bireysel dünyaları anlaşılır. Okul problemleri, öfke, kaygı, dikkat dağınıklığı, sınav stresi, aile içi çatışmalar veya kimlik gelişimi gibi pek çok konu online terapi aracılığıyla ele alınabilir.

Terapist, çocuk veya ergenin ihtiyaçlarını değerlendirerek bireye özel bir terapi planı oluşturur. Sürece aile de gerektiğinde dâhil edilerek, çocuğun sosyal ve duygusal gelişimi bütünsel bir şekilde desteklenir. Online seanslar, tanıdık ve güvenli bir ortamda gerçekleştiği için çocuklar daha rahat hissedebilir, ergenler ise kendi sınırlarını daha kolay koruyarak iletişime geçebilir. Online çocuk ve ergen terapisi; sağlıklı gelişim, güçlü iletişim becerileri ve duygusal dengeyi destekleyen etkili bir yol sunar.

Sıkça Sorulan Sorular

Çocuk ve ergen terapisi, duygusal, davranışsal veya sosyal sorunları olan çocuklar ve gençler için profesyonel bir destek sürecidir. Terapi, çocuğun yaşına ve ihtiyaçlarına uygun yöntemlerle yapılır.

Çocuklar (3 yaş ve üzeri) ve ergenler (12-18 yaş) terapiden faydalanabilir. Terapi yöntemleri, yaş ve gelişim düzeyine göre farklılık gösterir.

Duygusal zorluklar, okul başarısızlıkları, aile içi sorunlar ya da sosyal uyum problemleri görüldüğünde terapiye başvurulmalıdır. Erken müdahale sorunların derinleşmesini engeller.

Terapinin süresi, çocuğun yaşadığı sorunların karmaşıklığına ve terapiye gösterdiği yanıtla orantılıdır. Genellikle birkaç hafta ile birkaç ay arasında değişir.

Aileler terapinin önemli bir parçasıdır. Ebeveynler, çocuğun terapi sürecine etkin bir şekilde katılmalı ve evdeki davranışları destekleyecek şekilde rehberlik edilmelidir.

Çocuk ve ergen terapisi, sadece bir davranışsal problemi düzeltmekten çok daha fazlasıdır. Bu süreç, bireyin kendini keşfetmesini, duygusal zorluklarla başa çıkma becerileri kazanmasını ve sağlıklı ilişkiler kurmasını sağlayan kapsamlı bir gelişim yolculuğudur. Makale boyunca ele alındığı gibi, terapi, çocuğun ruhsal dünyasının karmaşık yapısını anlamayı, davranışların altında yatan kök nedenleri ortaya çıkarmayı ve hem bireye hem de aileye kalıcı çözümler sunmayı hedefler.

Bir aile, çocuklarının zorluklarla mücadele ettiğini fark ettiğinde, bu durumu bir zayıflık işareti olarak değil, bir büyüme fırsatı olarak görmelidir. Erken müdahale, gelecekteki olası sorunları önlemenin en etkili yoludur ve aileler, bu süreçte aktif bir rol oynayarak çocuklarının en büyük destekçisi olabilir. Unutulmamalıdır ki, bir uzmana başvurmak, sorunların üstesinden gelmek için atılan cesur ve bilinçli bir adımdır.

Yaşadığınız zorlukların üstesinden gelmek ve ailenizin potansiyelini gerçekleştirmek için ilk adımı atın. Sağlıklı bir zihin ve güçlü bir aile için birlikte güçlenelim.

Psk Dr. Fatma Kayım
Beril Eser Odabaşı Bloom
Klinik Psikolog Mustafa Şen
Psikolog, Çocuk Ergen Psikologu İrem Bengü Yılmazcan
Bize Hemen Ulaşın!

Psk. İrem Bengü Yılmazcan‘ın Bloom Psikoloji için kaleme aldığı ‘Çocuklarda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’ başlıklı makaleyi kaynak olarak indirip inceleyebilirsiniz.

therapist posing

BİZE ULAŞIN.

Hemen Bir Terapi Seansı Randevusu Alın.

Siz de sağlıklı bir zihin için ilk adımı atın, birlikte güçlenelim.

WhatsApp ile Ulaşın